bugün

entry'ler (60)

cinayet süsü

Bol bol güldüren,başarılı oyunculuklar seyrettiren ve finalde güzel ders vermiş filmdir.
Ali Atay'ın mizahını sevenler için kaçırılmaması gereken bir filmdir.Ölümlü Dünya'yı sevdiyseniz yüksek olasılıkla bunu da seversiniz.

vicdan azabının nasıl bir his olduğunun tarifi

Içindeki acının somutlaştığını,sıvı bir hale geldiğini düşün.Ve o sıvının ağır ağır kalbinden başlayarak vücudunun her yerine yayıldığını.Bir anda değil de yavaş yavaş her yanını sardığını ve kolay kolay gitmeyeceğini bildiğini düşün.

insanlar bize bakıp müslümanlıktan soğuyor

Doğru söylemdir.
islam'a değil lafım ama Müslümanlara söyleyecek çok sözüm var.

her kadın dogurmak ister

Bunu söyleyen kişi oturup dünyadaki her kadınla konuşmuş mu?
Kaldı ki önemli olan doğurmak istemek veya istememek değil,bir çocuğu yetiştirebilecek olgunluğa ve sorumluluk duygusuna sahip olmak.

liseye yeni başlayanlara tavsiyeler

-Ortaokul gibi kolay olmayacak dersler,öncelikle buna hazır olun.Zorlanacaksınız,eskiden günde üç saat çalışıyorsanız şimdi altı saat çalışacaksınız,tabi başarılı olmak isteniyorsa.
-Sıcakkanlı olmakta yarar var.Gruplar çok hızlı ortaya çıkıyor,saf dışı kalmak istemiyorsanız arkadaşlık konusunda atılgan ve cesur olun.Ayrıca tek bir arkadaş edinip arkadaş buldum demeyin,en iyisi geniş bir arkadaş grubu.
--Hocalarla zıtlaşmayın.Sözlü notu zamanlarında pahalıya patlar zira.
-ilk maddede bahsettiğim gibi dersler daha fazla ve daha zor olacak,notlarınız doğal olarak düşebilir.Üzülmemeye çalışın,bunalıma falan girmeyin saçma sapan.Sadece ders çalışmaya çabalayın.
-Muhakkak günlük ders çalışın.Diğer türlü yetişmiyor.
-Eşit ağırlıkçı olmayı düşünüyorsanız matematiğe,sayısal olmayı düşünüyorsanız matematiğe gerekli önemi vermek kaydıyla en çok fiziğe ağırlık verin.
-Ben iyi puanlı bir devlet lisesine gittim,bu tip durumlar yaşamadım ama özellikle düşük puanlı veya zengin aile çocuklarının gittiği yerlerde olabiliyormuş:Sigara,uyuşturucu.Sakın kimseye özenip hayatınızı karartmayın.SAKIN.
-Bu dönem en üretken döneminiz olduğu için bol bol kitap okumayı,film ve dizi izlemeyi unutmayın.Genel kültürünüzü genişletin,arkadaş bulma konusunda da çok işinize yarayacak.
Bol şanslar.

tek çocuk olmak

Kimi zaman hiç yadırgamadan veya garipsemeden,bildiğim tek hayat bulduğu için herhangi bir hüzün hissetmeden gündelik hayatıma devam ederken yüzüme tokat gibi çarpan durum.
Bugün bayağı bir canımı sıkan şeyler oldu,gece kafamı dağıtmak için bir film açıp izleyeyim dedim.Bir komedi filmi seçtim,gülüp eğlenemesem de kafam biraz olsun dağıldı.Sonra internette gezinirken tek başına film izlemek alakalı bir gönderiye denk geldim.Tek başına film izlemek anormal bir durum değil ama beni sarsan şuydu:Şu an istesem de istemesem de tek başıma film izleyecektim.Kimse yoktu ki.Aynı zamanda bu durumu da garipsememiştim bile ben.Yani ben hep tek başıma film,dizi izlerim ki.Gelip yanıma kıvrılıp izleyen olmaz,geçerken filmi merak edip durup benimle izleyen olmaz.Yeni Nexflix üyesiyim,tabi ilk günlerin heyecanıyla bol bol kullanıyorum.Arada sırada anneme teklif ettim beraber izleyelim diye,o an olur diyor tabi ama "hadi,yapalım,"deyince çok da istekli değil.Haklı,kadın oturup benimle film izlemek zorunda mı?Değil.Çok şükür birkaç tane sağlam arkadaşım var ama gece neticede,hem bambaşka evlerde çok başka hayatlarımız var."Haydi buluşalım,"deyince anında buluşamıyor insan benim durumumdaki gibi evler yakın değilse,herkesin başka gündemi varsa.Ne bileyim,çok abarttım belki,eminim kardeşi olanlar da her şeyi beraber yapmıyor ama işte beni sarsan,benim hiç ihtimalimin bulunmaması.Kardeşim olsaydı muhtemelen ilgi alanlarımızın kesiştiği en azından bir iki nokta olurdu,neticede aynı jenerasyondan olacaktık.izlediğim bir dizi hakkında konuşmak için ıngstagram hesabımda,"....diziyi izleyen varsa dm'ye gelsin,biraz dedikosunu yapıcam,"dedim geçen günlerde.Eski bir arkadaşım geldi sağ olsun,dizi hakkında konuştuk bayağı ama keşke böyle bir şey dememe hiç gerek olmasaydı mesela.Zorla izletirdim en kötü,en kötü yanına oturup o diziyi izlemediği için hiçbir şey anlamasa bile ben içimi dökerdim dizi hakkında,saçmalardım.Arkadaşa ya da anne babaya yapılmaz ki bu.Arkadaş hep yanında değil zaten,en yakın arkadaşımı iki aydır görmedim bile.Anne baba desen farklı jenerasyonsun,ilgi alanlarınız farklı,oturup onlarla bu muhabbeti yapmak onlara işkence oluyor.Ne bileyim be sözlük,didişsem de kavga da etsem bu gece ben sıkkın canımı dağıtmak için o filmi açmak zorunda kalmasaydım keşke,annemle kavgamızın ardından saatlerce odamdan çıkmadım ya,işte o an kardeşim girseydi odaya,"Annemden paparayı yedin,şimdi süt dökmüş kedi gibi oturuyorsun,de mi?"deseydi,beni yeterince gıcık ettikten sonra,"Aman boşver,annem yufka yürekli,bilmiyor musun sen?"deseydi.Dedikodu yapsaydık,aklımı dağıtsaydı,en kötü film açtığımda bile arada göz ucuyla o da filmi takip edip,"Ayy,ne kadar vasat bir şey bu!Sen böyle filmlere komedi mi diyorsun?"deseydi,ne bileyim.Olsaydı işte keşke sadece.
Biliyorum,tek çocuk olmanın avantajlı çok yönü de var.Ama bazen öyle vuruyor ki kardeşsizlik.Hele böyle ebeveyenlerle aran kötü olduğunda,arkadaşların da yoksa yanında,sadece evinde değil,koskoca dünyada yapayalnız hissediyor insan kendini.Çok istiyorum sözlük,asla mümkün olamayacak bir şeyi istiyorum.Şöyle aramızda 2-3 yaş bulunan,en fazla dört,bir kardeş.Kimi zaman saç baş kavga edeceğimiz kimi zaman en büyük destekçim olacak olan.Kimi zaman birbirimize karşı çok bencil olduğumuz kimi zaman en çok birbirimizi düşündüğümüz.
Muhtelemelen sabah kalktığımda çoktan unutmuş olacağım şu an hissettiklerimin ağırlığını.Ta ki bir sonraki yapayalnız hissedişe,istemeden de olsa tek başıma yapmak zorunda olduğum bir şeye kadar.

kendinle aran nasıl

Kanlı bıçaklıyız,önce kim kimi öldürür bilmiyorum ama kan çıkacağı kesin.

bacaklarını ayırarak oturan erkekler

En tiksindiğim durumlardandır.
Ciddi ciddi koltuğumdan kalkıp yer değiştirme ısteği duyuyorum içimde.

sözlük yazarlarının itirafları

insanları sevmiyorum.Kendimi de sevmiyorum.Hep güçlü olanın galip geldiği ve eninde sonunda avın dahi avcı olduğu hayatı da sevmiyorum.Çaba gösteriyorum böyle görmemek için ama bazen bu çabanın bile utanılacak bir şey olduğunu düşünüyorum.

aşk ı memnu behlül o evden nasıl ayrıldı sorunsalı

Özellikle Aşk-ı Memnu'nun Youtube'de yeniden hortladığı şu günlerde(hesabın adminin yaratıcı başlıklarına hastayım.)en merak ettiğim sorular listesinde yerini almaktadır.

çok mutsuzken yapılan şeyler

Bol bol acıklı müzikler dinlemek,dram dizilerini izlemek ve uzun uzun bunalımlı yazılar yazmak.
içimi boşaltıyor ama iyi gelmiyor.

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

Artık anlatmak istemiyorum.Artık söylemek istemiyorum.Artık düşünmek istemiyorum.Artık sadece yoluma gitmek istiyorum.

sözlük yazarlarının ruh halleri

Kırığım.Birilerine karşı,bazı şeylere karşı.Kırıklarımı umursamadan ayağa kalkmaya çalışıyorum ama yaralı yaralı devam etmek çok zor oluyor.Ama saramam,daha değil.Zaten dayanabilirsem yolumda yürürken kapanacak kırıklarım kendi kendine,geçecek.Sadece güç lazım bana,çok güç lazım.

depresyon

Bir kere girdiğin zaman çıkması çok zor olan şey.Giriş kısmı da öyle bir anda olmuyor,ben depresyona girdiğimi,iyi olmadığımı ilk belirtileri vermeye başladıktan yaklaşık bir yıl sonra kabullenebildim.Sonraki bir yıl da yedi yirmi dört asık suratla ve çoğunlukla ağlayarak;kendimi insanlardan tamamıyla soyutlayarak,gitgide olduğumdan daha da sessiz ve içine kapanık bir insan olma yolunda adım atmayla geçti.Vaktiniz varsa biraz detaylı inceleyelim.ilk depresyon senem reddetme adımım oldu aslında.içinde bulunduğum ruh halini kendime yakıştıramayarak geçti.Hiç unutmuyorum,bir gün bilgisayarda her zamanki gibi şarkı açmış,dinliyordum.Gripin'in,"Arkadaş"isimli şarkısıydı.Şarkıyı keyifle dinlerken birden duraksamıştım,ister istemez aklımdan,"Kaç arkadaşım kaldı ki?"diye bir soru geçti.O an buna yanıt veremedim.Öylece donakaldım,karnıma hiç beklemediğim anda kendim tarafından bir yumruk atılmış gibiydi.Tüm keyfim kaybolmuş halde,suratım istemsizce hafiften düştüğü halde kendimi toparlamaya,zorla gülümsemeye çalışarak bilgisayarın yanına gittim,şarkıyı kapatıp başka bir şarkı açtım.Kendi kendime attığım o yumruğun acısını dakikalar sonra hala hissettiğim halde kendime yalan söylüyordum:Sorun yok,iyisin.Hayır,sorun vardı,iyi falan da değildim.Sonra bir partiye katıldım,herkes dans ediyor diye dans etmeyi zerre kadar bilmeyen halimle mecbur piste katıldım.Beceriksiz halimle yerimde yalnızca hafifçe sallanırken arkadaşlığımızın bittiğini hala kabullenmediğim eski arkadaşlarımın(takıntılı gibi görmeyin,herhangi bir kavgayla ya da net bir bitirişle bitmedi arkadaşlıklarım çünkü.)halimi garip bulduklarını ve yanıma gelerek beni rahatlatmak amacıyla benimle sohbet ettiklerini görünce içim acıdı,gururum kırılmıştı.O kadar ait değildim ki ortama;uzaktan bile fark ediliyordu.Hiçbir zaman çok sosyal bir insan olmadım.Asla.Hiç olmadım.Ama o gün;başkaydı.Toplumla uyumsuzluğumu ve bir anda içine düştüğüm derin yalnızlığın boyutunu fark ettiğim gündü,insanların içinde yapamadığımı ölmek isteyecek kadar çok fark ettiğim günlerin başlangıçlarındandı.Sanıyorum ki benim için reddetme aşaması o gece,o partide son buldu.Sorun vardı,iyi falan değildim.Sadece sekiz-dokuz ayda bu süre içerisinde kabul edemeyeceğim kadar yalnızlaşmıştım,kabul etmek istemeyeceğim kadar yalnızlaşmıştım.Tek fark eden de ben değildim,keşke öyle olsaydım.Annemin arkadaşları bile iyi olmadığımı,çok yalnız olduğumu fark etmeye ve bunu anneme söylemeye başlamışlardı.Beni doğru dürüst tanımayan insanların dahi fark edebileceği kadar kötü bir ruh halindeydim ama bunu uzunca bir süre reddetmiştim.Kendime yalan söyleme işini bir hayli ustalıkla yapmıştım anlayacağınız.Sonra depresyonu kabullendiğim,hiç ama hiç iyi olmadığımı kabullendiğim aşamaya gelelim.Zaten o partiden sonra bunu sessizce içimde kabul etmiştim ama bunun eşliğinde kendimi tutmaktan vazgeçmem ve parça parça olmaya başlamam için birkaç ufak olaya ihtiyacım vardı tabi ki.Oldu.Uzun uzun anlatmayacağım;çünkü esas sebep o değildi.Belki yaradılışımdan,belki yetiştirilişimden,bilmiyorum ama ben zaten hiçbir zaman çok mutlu ve çok sosyal bir insan değildim.içimde depresyon için bolca potansiyel varmış aslında,geçmişe baktığımda bunu çok net görebiliyorum.Tabi neden böyleydi,onu da sorgulamak gerek.Neyse,sonuç olarak depresyona girme sebebim asla hayatımda yaşanan ani ve sanırım yaşadığım her şeye rağmen tercih etmeyeceğim garip,beklenmedik değişimler değil.Bu yüzden hayatımda meydana gelen değişimleri suçlamam oldukça mantıksız;anlattığım gibi zaten bir yıldır kötü bir ruh halinde,farkına varmadan girdiğim depresyonun reddetme aşamasındaydım.Sadece artık reddetmeyi tamamıyla kesmem ve dağılmam için birkaç küçük ateşleyiciye ihtiyacım vardı.Oldu.Ve ben dağıldım.Ben çok kötü dağıldım,parça parça oldum.Her bir parçam rüzgarda uçtu gitti sanki,yakalayamadım.Depresyonu net olarak kabul ettim ve onun içinde boğuldum kabullenmeyle beraber.Yavaş yavaş benliğimi oluşturan parçaları tek tek kaybettim.Çok kitap okurdum mesela,doğru dürüst okumamaya başladım.Tiyatro kursuna gitmeyi çok severdim,kursu bıraktım.Girdiğim ortamlarda kimseyle konuşmamaya,acayip sessiz olmaya başladım.Zaten hiç aşırı sosyal değildim,şimdi sanki tüm insanlarla konuşma becerimi elimden almışlardı.Konuşmak,kaynaşmak istiyordum çoğu zaman ama bunun için ne cesaretim ne gücüm ne halim vardı.Zamanla o istek de gitgide kayboldu,yalnızlığımı sevmeye başladım.En azından o yalnızlığın kendine göre bir konforu,bir güvenliği vardı.Çok azimli biriydim eskiden,oysa zamanla vermem gereken derslerime bile yeterli ilgiyi göstermemeye başladım.Hayatımın en düşük notlarını aldım.Bu da aileme karşı ayrı bir vicdan azabı ortaya çıkardı.O da çok boğdu beni.Sözlüklerden intihar başlıklarını beni şaşırtacak kadar sık okumaya başladım.Bu da depresyonu kabullendiğim ve onu dibine kadar yaşadığım aşamaydı.Bir buçuk yıl kadar aldı ve beni ruhen yüz yıl kadar yaşlandırdı.Şimdi hangi aşamada olduğumu düşünüyorsanız,nihayet üçüncü aşama olan toparlanma aşamasında olduğumu düşünüyorum.Öncelikle şunu söyleyeyim ki;hala hiç iyi değilim.Sosyal fobim ve depresyonum hala büyük oranda devam ediyor.Ama şu an çaba harcıyorum,kendimi zorlamak için elimden geleni yapıyorum.Önceki halimle tek farkı bu,yoksa bir anda hayatıma sihirli bir değnek değmedi.Hala çoğu kişiye göre çok yalnız ve hala çoğu kişiye göre ruhen çok kötü durumdayım ama kendimi bu durumdan kurtarmak için çaba harcıyorum.Bu çabayı vermenin pek kolay olduğunu söyleyemem.Açıkçası çok zor.Çünkü sanki bir kere yoğun bir depresyon durumunda bulunduysan,yoğun bir yalnızlık tattıysan sonra bambaşka şekilde görmeye başlıyorsun dünyayı.Çok kırılgan oluyorsun bir kere,çok hassas oluyorsun.Arkadaşın sana bir yanlış yaptığında canın normalden çok daha fazla yanıyor mesela ama tamamen silip atmak da istemiyorsun yalnız kalmayayım diye.Annen,senin için onca cefa çekmiş olan,durmadan kendisine karşı vicdan azabı hissettiğin annen;tek bir laf söylüyor ve annenin bile seni zerre kadar sevmediğini,önemsemediğini düşünüyorsun.Bir olay kötü gidiyor,istediğin gibi olmuyor;hemen karaları bağlıyorsun çünkü acı çekmişsin zaten çok fazla,kendini zar zor bu durumdan kurtarmaya çalışırken üzerine atılan en ufak acıyı göğüsleyemiyorsun yıkılmadan,kendini koyvermeden.Zor.Ama girmesi de bir anda olmuyor,bence dikkat edin,hiç düşmeyin bu illete.Sonra atı alan Üsküdar'ı geçiyor,çok acı çekiyorsun,çok.

kedi sahibi olmak

Bir kedi sahiplenmeyi düşünüyorum;bu konuda çok ama çok istekliyim.Ama lütfen kedi sahibi yazarlar biraz yardımcı olabilir mi?Kum bakımı kolay mı?,Kışları benim evde olmadığım altı yedi saatlik arada idare edebilir mi?Çok tüy oluyor mu?Ev kokuyor mu?Önemle rica ediyorum.^^^

yazarların hobileri

Kitap okumak.Aslında bu bir hobi olmamalı,herkesin yaptığı bir şey olmalı ama maalesef.Bir de tiyatro.Ahhh tiyatro canım tiyatro.Çok seviyorum;çok ayrı seviyorum.Mahsun;sessiz,soğuk kişiliğimi bırakabildiğim tek yer tiyatro belki de.

muhabbet kuşu

Çift olarak aldığınızda sizinle zerre kadar ilgilenmeyecek kuş türüdür.
Bir kızım,bir de oğlum var.Şahsen ben ikisini de çok seviyorum lakin kendileri benden nefret ediyor.Tek işleri birbirlerini öpüp koklaşmak;biz yemlerini veriyoruz;sularını koyuyoruz,aç karınlarını doyuruyoruz;hiç umurlarında değil.Hatta sırf daha çok rahat etsinler diye sato gibi bir kafes aldık;yine umurlarında değil.Sıklıkla salmaya;uçurmaya çalışıyoruz;yine umurlarında değil.Çok seviyoruz;yine umurlarında değil.En ufak, bir efendime söyleyeyim;parmaga konma,omza,başa çıkma yok.Her şekilde çok seviyorum;seveceğim lakin çift olarak alırsanız çok nankördür efenim;çok.

sözlük yazarlarını üzen şeyler

insanların çıkarcılığı ve menfaatçiliği.Bencillik,herkesin bu hayatta bir başına olması gerçekten yoruyor.

60 kilodan fazla olup kadınım diye dolanan dişi

60 kilodan fazla olan kadına kadın deniyor da,aklı,beyni olmayan erkeğe erkek denmiyor,net bir şekilde gerizekalı deniyor.Haberiniz ola.

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

Canım yanıyor.